25 Şubat 2010 Perşembe

Mevlid Kandili

Hiçbir Peygambere verilmeyen beş özellik
Daha önce hiçbir peygambere verilmeyen beş özellik, Efendimize verilmiştir:
*Evrensel bir peygamberdir. Bütün milletlere gönderilmiştir.
*Daha önceki ümmetlere ganimet haram iken, Muhammed (sav) ümmetine helal kılınmıştır.
*Yeryüzü tamamen temiz ve mecsid kılınmıştır.
* Bir aylık mesafeden, düşmanın kalbine korku salma gücü verilmiştir.
* Şefaat etme hakkı verilmiştir. (Buhari, Müslim, Nesei-8356, K.S.12/380)
Ayrıca; Ümmeti en hayırlı ümmet kılınmıştır. Geçmiş ve gelecek günahları bağışlandığı kendisine bildirilmiştir.

12 Şubat 2010 Cuma

Enes Bin Nadr (r.a.)

Sehit Olmak

28 Ocak 2010 Perşembe

Duha Suresi




  Bismillahirrahmanirrahim


1- Andolsun kuşluk vaktine.

2- Ve sakinleştiği zaman geceye ki,

3- Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.

4- Ahiret senin için dünyadan iyi olacaktır.

5- Rabbın sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.

6- O seni yetim bulup da barındırmadı mı?

7- Seni yol bilmez bulup yola iletmedi mi?

8- Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?

9- Öyleyse sakın yetimi ezme.

10- Dilenciyi de azarlama.

11-Fakat Rabbinin nimetini anlat da anlat.


23 Ocak 2010 Cumartesi

Ş. Bektaşoğlu - Tasavvuf Sohbeti

Kıl Beni Ey Namaz-Senai Demirci

Islam Dininin Evrensel Olmasi ve Mesut Neticeleri



       İslam dini, hakiki dinlerin en sonu ve en mükemmelidir. Bu mübarek din, yalnız bir kavme, bir
asra mahsus değildir. Bilakis bütün insanlara ve bütün asırlara ait umumi, tabii bir dindir. İnsanların
yaratı-lışlarına, yaşayışlarına tamamıyla uygundur. Bu muazzam din, bir kurtu-luş ve mutluluk yoludur,
bir selamet ve saadet kaynağıdır. Ve Mukaddes Mabud’umuzun razı olduğu yegane dinden ibarettir.
                             إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللهِ اْلإِسْلاَمُ
         “Gerçekten ALLAH katında makbul din, yalnız İslam’dır.”  Âl-i İmrân suresi: 19           İslam dininin ortaya çıkma ve yayılma tarihleri gözönüne getirilirse, o çağlardaki milletlerin
halleri dikkate alınırsa, bu yüksek dinin ne mesut neticelere sebep olduğu insanlık aleminde ne kadar
hayırlı, ne kadar mukaddes sayılmaya layık bir inkılap meydana getirmiş bulunduğu pek güzel anlaşılır.
Malumdur ki, İslamiyet’in ortaya çıkışından evvel bütün yeryüzü din bakımından büyük bir
cehalet içinde kalmıştı. Hakiki dinler sönmüş, ilahi ilim ve irfan güneşi batmış, bütün ufukları bir
karanlık kaplamıştı. İnsanlar yalnız kendi hırsları uğrunda çalışıyor, çarpışıyor, birbirini esir ediyorlardı.
Arap yarımadası halkı ise bütün bütün cehalet içinde kalmıştı, elleri ile yaptıkları putlara tapıyorlardı da,
bu hareketlerinden hiç sıkılmıyorlardı. Kendi kız çocuklarını diri diri kumlara gömerek öldürüyorlardı
da, hiçbir acı duymuyorlardı. Asırlardan beri başka mil-letlerin hakimiyeti altında zilletle yaşıyorlardı
da, bundan hiç üzül-müyorlardı. Kısacası hiçbir yerde güzel itikattan, güzel ahlaktan, güzel amellerden,
duygulardan eser kalmamıştı.
Fakat ne zaman ki islam güneşi doğmaya başladı, derhal alemin birçok tarafları aydınlandı.
İnsanlık alemi haktan, adaletten, eşitlik ile kardeşlikten haberdar oldu. Putların, insanların ayaklarına
eğilip tapınan başlar, kâinatın ortaktan, benzerden münezzeh olan yaratıcısı için sec-delere kapanmak
şerefine erdi, ruhlar yükseldi, diller Hak Teâlâ'nın zikri ile bezendi. Gözler büyük yaratıcımızın emsalsiz
şaheserlerine hayret ve dikkatle bakmaktan meydana gelen uyanıklık nurları içinde kaldı.
Özetle, islam dini sayesinde hakiki bir medeniyet, tertemiz bir insanlık, pek faydalı bir yükselme
ve en mesut bir inkılap meydana geldi. Artık insanlık alemi bu mukaddes dine sarıldıkça, şüphe yok ki daima yükselecektir.

22 Ocak 2010 Cuma

Itikadda Ehl-i Sünnetin Imamlari




        İtikat, inanmak, dinî esasları, hükümleri kalben tasdik etmektir. İnanana "Mutekid", inanılan
şeylerden her birine "Akide", çoğuluna da "Akaid ve Mu'tekadât" denir. Şüphesiz, tereddütsüz, doğru
bir itikada "güzel itikad", bunun aksine de "çirkin itikad" denilir.
Kendilerine "Ehl-i sünnet ve'l-cemaat" ve "Fırka-i Nâciye" adı verilen Müslümanların i'tikatları,
şu yukarıdan beri yazdığımız şekildedir. Malûmdur ki, Peygamber (S.A.V) Efendimiz ile görüşüp ona
iman etmiş olan zatlara "Ashab-ı Kiram, Ashab-ı Güzîn" denir, Ashab-ı Kiram’ı görüp onlardan feyz
almış olan müslümanlara da "Tabiîn" adı verilmiştir.
Ashabı güzîn ile tabiîne, "Selefi salihîn" denilir. Bunlar, ehl-i sünnet ve'l-cemaatın ilk
rehberleridir. Bunlar peygamberimizin yolunu hak-kıyla takib etmiş, İslâmiyeti her tarafa yaymaya
çalışmış, İslâm birliğini, İslâm câmiasını kuvvetlendirmiş, bid'atlardan, yani din adına sonradan türemiş,
dine aykırı bulunmuş şeylerden beri bulunmuşlardır.
       Ehl-i sünnetin itikat hususunda büyük üstatları, büyük imamları vardır. Bunlardan her biri, selefi
salihîn mezhebi üzere yürümüş, İslâm âleminde yüz gösteren muhtelif ceryanlara, felsefî görüşlere karşı hak
ve hakikati müdafaaya çalışmış, islâm akaidinin ne kadar saf, ne kadar doğru olduğunu yeni yeni deliller ile,
çalışmalar ile isbat etmiştir.
İşte bu büyük mücahit âlimlerden birisi imam Matüridî, diğeri de imam Eş'arîdir.
(Necm Sûresi: 39)
       İmam Ebu Mansur Muhammed Matüridî H.280 tarihlerinde doğmuş, H.333 tarihinde
Semerkant’da vefat etmiştir. Mensup olduğu Matürid, Buhara ilçelerinden biridir. Kendisi Hanefî
mezhebinde idi. Pek kıymetli tefsiri ve başka eserleri vardır. Bizim itikatta imâmımızdır. Hanefî
mezhebinde bulunan Müslümanların en büyük kısmı i'tikatta Ebu Mansur Matüridîye tabidir.
       İmam Ebu'l-Hasan Aliyyü'l-Eş'arî H.260 tarihinde Basra’da doğmuş, H.324 tarihinde Bağdat'ta
vefat etmiştir. Büyük dedesi Ashab-ı Güzîn’den Ebu Musa el-Eş'arîdir.
Ebu’l-Hasen el-Eş'ari, Şafiî mezhebinde idi. Ehli sünnet itikadına pek çok hizmet etmiştir. Pek
değerli eserleri vardır. Mâlikiler ile Şafiî'lerin hemen ekserisi, Hanefiler'in bir kısmı ve Hanbelî
mezhebindeki müslümanların bir kısım ileri gelenleri itikat meselelerinde Ebu’l-Hasen el-Eş'arî'ye
tabidirler.
        İmam Matüridî ile İmam Eş'ari arasında esas itibariyle ihtilâf yoktur. Her ikisi de selefi sâlihin
yolunu takib etmiştir, ikisi de hak üzeredir. Ancak ikinci derecede bulunan, teferruat sayılan birkaç tali
meselede ihtilafları vardır. Fakat bunların başlıcaları da sözde ve görünüşte bir ihtilaftan başka değildir.
Bu sebeple bugün Müslümanların en büyük kısmı, itikatça ya İmam Maturidi'ye veya İmam
Eşari'ye tabi bulunmaktadır.
ALLAH Teâlâ Hazretleri hepsinden razı olsun. Amin.